6 Nisan 2011 Çarşamba

erfelek:)





Eskiden halk arasında Cumayanı olarak bilinen İlçe Merkezinin kuruluşu 1750’li yıllara dayanmaktadır. 1876’da fahri bucaklık verilmesiyle ismi Karasu olarak değişmiştir. Karasu Bucağı 1911 yılında resmi bucak merkezi olarak teşkilatlanmış, 01.04.1960 tarihinde ise ilçe statüsüne kavuşmuştur. Yeni teşkilatlanan İlçenin ismi ise etrafındaki Erfelek ormanlarından esinlenerek Erfelek olmuştur. Erfelek il merkezine 28 km. uzaklıkta küçük ve şirin bir ilçe merkezidir.

Tarihi seramik eserler, yer altı tünelleri, mağaralar ve savaş aletleri ilçenin toprakları üzerinde çeşitli uygarlıkların yaşadığını gösterir. Ancak bilgisizlik nedeni ile bu tarihi eserler ya değerinin farkında olunmadan imha edilmiş ya da çok düşük ücretlerle satılmıştır. Himmetoğlu Köyünün bulunduğu yerde Rumlar zamanından kalma harabeler mevcut olup burada bir kasaba kurulmuş olduğu sanılmaktadır. Sarıboğa Köyünde çok eskiye ait mağaralar mevcuttur. Kaldırayak Köyünün Gerdankıran Tepesinde tarihi bir mağara ve devamında tünel mevcuttur. Bu tünel yaklaşık 2 km. uzunluğunda olup Erfelek ilçesi Okçul Mahallesine açılmaktadır, İlçe merkezinde 1931-1932 yıllarında Ali KARASU adlı şahıs bahçesindeki toprağı kazarken bir tarihi eser kalıntısına rastlamıştır. Bu eserin etrafı temizlendiğinde bir hamam kubbesi meydana çıkmıştır. Bütün bunlar gösteriyor ki ilçe merkezi ve köylerinde daha öncede çeşitli yerleşim birimlerinin kurulmuş olduğu anlaşılmaktadır. Horzum Köyünde tesadüfen yapılan kazılarda çeşitli tarihi eserler çıkmış olup bu eserler Sinop Müzesinde sergilenmektedir. Hemen hemen tüm köylerimizde Rum mezarlıklarına rastlamak mümkündür. İlçemiz, Ülkemizsin Batı Karadeniz Bölgesinde yer almakta olup, Doğuda Sinop İl Merkezi, Güneyde Boyabat İlçesi, Batıda Ayancık İlçesi,Kuzeyde Karadeniz ile çevrilmiştir. Etrafı ormanlarla kaplı, denize de kıyısı bulunan, eşsiz tabiat güzellikleriyle eşine ender rastlanan bir ilçedir.

Arazi; güneyde dağlık, kuzey ve doğuda engebeli ve düz yapıdadır. Dağlık arazinin tamamı ormanlarla kaplıdır. İlçenin ortasından geçen Karasu Çayı düz ve verimli bir ova şeridi oluşturarak kuzey doğudan Karadeniz e dökülür. Karasu Çayı 45 Km. uzunluğunda olup, 1.175 m kod farkı vardır.
İlçenin yüzölçümü 410 KM2 dir. Bunun %68.5 i orman, %29.4 ü tarım arazisi ve %2.1 i meradır.
İlçenin sahil kısımlarında kışlar ılık, yazlar sıcak ve her mevsim yağışlı olup, yağış miktarı yıllık 600-100 mm dir. Güneydeki dağlık bölgelerde ise geçit iklimi hakimdir. Yazlar sıcak ve kurak, kışlar soğuk ve yağışlıdır. Yağış ortalaması 400-500 mm dir.
İlçemizin denizden uzaklığı ortalama 17 Km, denizden yüksekliği ise ortalama 200 metredir.

ayancıkk:)





Ayancık İlçesinin tarihi ilk çağlara kadar uzanır. Ayancık ve çevresinde yaşayan ilk kavimler Paflogonyalılar, Amazonlar, Akalar ve Dorlardır. İlk çağda Paflogonya Batı Karadeniz bölümünde Biritanya, Pontusya ve Galatya arasında kalan yerdir. Pafogonyalılar bu bölgede bilinen ilk yerli halktır . M.Ö. 1200 yıllarına kadar Etiler'e bağlı, onların korumaları altında yaşamışlardır.

Ayancık ve çevresi 11. yüzyılın sonlarında ilk kez Danışmentoğullarının egemenliğine girmiştir. Bölge 1204 te Anadolu Selçuklularının, 1259 da Pervaneoğullarının, 1292 de Candaroğullarının eline geçmiştir. 1460 yılında Fatih Sultan Mehmet Trabzon seferine giderken Sinop ve çevresini Osmanlı Devletine bağlamıştır. Tanzimat Devrine kadar Ayancık ve Çevresi Kastamonu' ya bağlı dört kadılıktan birinin yönetimi alanı içinde kalmıştır. Tanzimat ile başlayan, daha sonra devam eden yenileşme hareketleri sırasında Ayancık ve çevresinde (Sancak-Kaza) İlçe yönetimi kurulması düşünülmüş, İlçe merkezi olarak da Ayandon (Türkeli İlçesine bağlı Ayazköyü) kabul edilmiştir.



Ayancık ve Ayancık Çayının doğusundaki köylere egemen olan Şükrüoğulları 1860 yıllarda Çaylıoğulları ile anlaşarak İlçe merkezinin Ayancık' a taşınmasını kendi çıkarları ile uygun görmüşler ve 1860' lı yıllarda bir değirmen ve birkaç önemsiz yapıdan oluşmuş küçük bir yerleşim yeri olan Ayancık, zaman içinde Kaymakamlık ve Askerlik Şubesi gibi resmi kurumların ve bir çok konut ve ticaret yapılarının kurulması ile hızla gelişmiştir. Alman ve Belçika sermayeli kereste fabrikasının 1929 yılında işletilmeye başlanması, bölge ekonomisi ve sosyal hayatında dönüm noktası olmuştur.

Ayancık bu tarihten sonra sürekli gelişme göstermiştir. 1860 ‘lı yıllarda yapılan eski Hükümet Konağı binası 1952' de yanmış, yerine bugünkü mevcut bina yapılmıştır.

Ayancık, Cumhuriyetin ilanına kadar Kastamonu İline bağlı iken, Cumhuriyetin ilanından sonra yapılan idari düzenlemede Sinop İline bağlı İlçe olmuştur.

şirin gerze:)

Karadeniz Bölgesi'nin gezmeye görmeye değer, tarihi ve tabiat güzellikleri ile dolu Gerze İlçesi, antik çağlardan bu yana toplumlar tarafından yerleşme ve barınak yeri olarak seçilmiştir. MÖ. 1400 yıllarında Gaşgalılar(Gasgaslar) tarafından küçük bir köy olarak kurulan şirin sahil ilçesi Gerze, daha sonra Paflagonya devletinin eline geçmiş,sırasıyla da Hitit, Frig, Kimmer, Lidya, Pers, Büyük İskender, Roma ve Bizans İmparatorluklarının egemenliğine girmiştir. 1214 yılında I.İzzettin Keykavus zamanında Selçuklu Devleti'nin hakimiyetine giren Gerze, bir ara Trabzon Rum İmparatorluğu'nun eline geçmiş, 1459 yılında da Fatih Sultan Mehmet tarafından Osmanlı İmparatorluğu'na bağlanmıştır. Kayıtlardan ilçenin eski adının Zagora, Gürzühatun, Savetova, Argibete olduğu anlaşılmakta, bilindiği üzere Paflagonyalılar Kızılırmak'ın batı yöresine mızraklılar anlamına gelen Gezenolit adını vermişlerdir. Gerze adının buradan geldiği sanılmaktadır. 13 Şubat 1956 yılında büyük bir yangın felaketi geçiren ilçe devlet tarafından yeniden imar edilerek modern bir ilçe haline getirilmiştir.

Sinopun en büyük ilçesi boyabat:)




Boyabat ve çevresi eski bir yerleşim yeri olmakla birlikte İlçe M.Ö. 600 yıllarında kurulmuş olup, şehrin eski adı Germanipolis'tir.

Boyabat, Boy ve abat kelimelerinden meydana gelmiştir. Boy, uzunluk; Abat ova anlamına gelmektedir.Kurulduğundan bu yana Boyabat sırasıyla şu devletlerin himayesi altında bulunmuştur.

Gaşkalar Hititler Paflagonya Lidyalılar İranlılar Pontuslar Romalılar Bizanslılar
M.Ö.1400-1300 yılları M.Ö.1330-1100 yılları M.Ö.1100-700 yılları 546 yılı 377 yılı 183 yılı M.Ö.64-M.S.355 M.S.395-1126

Boyabat yöresi Danişment hükümdarı Gümüş TEKİN tarafından Bizanslılardan alınmış olup; 1175 yılında Selçukluların eline geçmiştir.Selçuklulardan da 1309 yılında Candaroğlu Süleyman Paşa almıştır.Yıldırım Beyazıt tarafından Osmanlı İmparatorluğu'na katılan Boyabat , Ankara savaşından sonra tekrar Candaroğulları'nın eline geçmiştir.1461 yılında Fatih Sultan Mehmet tarafından tekrar Osmanlı İmparatorluğu'nun himayesine girmiştir.

Boyabat, Osmanlı İmparatorluğu döneminde Kastamonu Sancağına bağlı bir kadılıktı.Bağdat seferi dönüşünde IV. Murat Kurusaray köyünün Kışla Mahallesinde kışı geçirmiştir.Yollar açılınca İstanbul'a dönmüştür.

Tanzimat devrinde Boyabat, kadılıktan nahiyeye dönüştürülmüş, 1868 yılında da Kaza yapılmıştır.1923 'te Cumhuriyetin ilanı ile her yönden yeni bir döneme girmiştir.

Karadenizin İncisi Sinop...





Karadenizin en doğal şehirlerinden biri olan Sinop her yıl binlerce turisti barındırıyor.